Kitap hakkında: 1969 / Thomas Mann savaş sonrası yıllarda silahlarını bırakmadı, kapitalist güçlerin saldırgan politikalarına karşı açık bir mücadeleye öncülük etti. Soğuk Savaş'ın zirvesinde, meydan okurcasına ABD'yi terk etti ve İsviçre'ye yerleşti. Oradan Almanya'yı demokratik bir temelde birleştirme arayışıyla Doğu Almanya'ya ve Federal Almanya Cumhuriyeti'ne gitti. Alman hümanizminin büyük geleneklerinin mirasçısı ve devamı olarak kalan Thomas Mann, zamanın etkisi altında cesurca dünya barışını, daha iyi bir gelecek için, artık “komünist özellikler olmadan” hayal edemeyeceği bir toplumun yenilenmesini savundu. ” Bu, büyük yazarın görkemli başlangıcı "Buddenbrooks" olan asil çalışmasının sonucudur. Belki de Almanca düzyazının "aile destanı" türünün en iyi romanı. İlk bakışta Alman erdemleri idealini temsil ediyor gibi görünen zengin ve güçlü Buddenbrook ailesinin yükseliş ve düşüş hikayesi. Bu klanın üç nesil temsilcisinin hikayesi - güçlü ve acımasız patrikten torunlarına kadar, zaten entelektüellerin tüm ahlaksızlıklarına ve zayıflıklarına maruz kalıyor. Aşkın ve ihanetin, düşmanlığın ve entrikanın, mücadelenin ve kıskançlığın, çılgın tutkunun ve yakıcı nefretin hikayesi... Çeviri: Natalia Man. Giriş makalesi: N. Vilmont. Notlar: R. Miller-Budnitskaya..